19 Eylül 2011 Pazartesi

Beyoğlu sahaf festivali

Kızkardeş haber verdi. "Uyuyor musun" dedi, harbiden uyuyormuşum. İzin dönüşü o kadar iş birikmiş ki kafamı kaldıramamışım. O esnada hayat akıyor ben bakıyorum. Kalktık gittik. Tepebaşına kurmuşlar otoparkın üzerine. Bazı sahaflar otopark tuvaletinin üzerine gelmiş sanırım ya da millet oraya hacet gidermiş, kitap kokusu yerine başka kokular alıyorsunuz. Plak seçmeye çalışırken aldığım kokudan duramadım olduğu gibi bıraktım. Beyoğlu belediyesi "Sizin layığınız budur" demeye çalışıyor zannımca. Arapça kitap festivali olsaydı Beyoğlu'nun en güzel yerine yerleştirirdi sayın Misbah.

Millet yazmış "Aman çok güzel koşun kaçırmayın" felan diye. Bence kaçırabilirsiniz. Bir şey kaybetmezsiniz. Sahafların kendi dükkanlarına gidin daha rahat edersiniz. Dükkanlar küçük küçük. İçerideki kitaplara bakabilirsiniz diye yazmışlar ama içerde bir satıcı ve ben olursam orada dönemezsin bile. Dükkan önlerine kitap yığmışlar, hepsi güneşin altında, bakmaya kalksan başına güneş geçer. Zaten buram buram sıcak bir de züccaciyeci dükkanındaki fil gibiyim. Her yer daracık insanlar zor geçiyor iki kıytırık kitap alacağım diye çektiğimiz eziyete bak. Kıytırık diyorum, gerçekten kıytırık, her stantda illa ki "namaz bilgileri, dinimi nasıl öğrenirim, evliyalar, türünden bir sürü şey.

Bir de fiyat karmaşası var, bir kitap beğendin, eline aldın iş bitti. "Kaç para" diye sorduğun anda kazıklıyorlar. Üzerine fiyat yazmayan ve müşterinin tipine göre fiyat veren esnafa gıcık olurum, sahafa beş kat daha fazla gıcık olurum. "Fahrenheit 451" isimli bir kitap buldum 84 basımı. "35 lira" dedi. " Oha lan! 5 liralık kitaba 35 lira denir mi" diye gayet kibar bir dille beyefendiye cevap verdim. O da "o fiyattan getir ben alırım " dedi. "İnternet denen gavur icadından haberin varsa orada bulursun,yenisi zaten 10 lira " dedim ve oradan uzaklaştım. Demem o ki bu tip bir esnaf görürseniz yaklaşmayın siz de uzaklaşın.
Bu piyasanın içinde düzgün adam yok mu? Var tabii ama az kaldı o esnaftan.

Bir de bu seneki festivaldeki plaklar el yakıyordu. Millet "Issız Adam" filmini izledi gidip bir heves pikap, plak aldı fiyatlar çoştu. Tayfun salağı; bana 5 liraya satamadığı plaklara 150 lira dedi salak millet aldı, Tayfun şimdi zengin ancak salaklık baki. Anlayan veya gerçekten bunu devam ettirmek isteyenlere sözüm yok. Geçici hevesli salaklar yüzünden hem ben durduk yere kazıklanıyorum hem de alan 3 gün sonra çöpe atacak, değerini bilmeyecek. Festivalde sahafın biri Dual pikaplara 500 ila 1000 lira arası fiyat vermiş, kendisine hayırlı işler dilerim, nasıl olsa keriz çok.

Yani anlayacağınız festival bu sene boktan olmuş.Hem koku, hem sıcak, hem sıkışıklık canımızı sıktı.25 eylül'e kadar uzatılmış, gitmek isteyen gider ne diyeyim. Ben bundan sonra bildiğim sahaflara giderim, hiç olmadı oturur koltuk konforunda nadir kitaptan alırım kitaplarımı.

Beyoğlu belediyesi,birkaç aydır yaptığı icraatlarla zaten gözümden düştü. Bir de bir kültür çalışmasına böyle destek verince ne desek boş oluyor.Yani sözün özü;

Beyogli çok bozildi!

Hiç yorum yok: