8 Ocak 2011 Cumartesi

Tüfek, mikrop ve çelik

Bu kitabı uzun süredir arıyordum. İkinci el'de bulduklarım ise anasının nikahı fiyatlardaydı. Bugün Kocaeli Gebze'de bir alışveriş merkezinde Penguen kitabevinde buldum. Üstündeki fiyattan farklı satılamaz ibaresine karşı bu kitap satıcısı firmanın kitaba değişik fiyat uygulaması da densizlik olarak nitelendirilebilir. Tekrar basımını yapan Tübitak yayınlarına teşekkür ederim.5-6 yıl önce bu kitabı okurken ve daha bitirmemişken, arkadaş sandığım biri, birkaç günlüğüne benden aldı. Sanırım onun birkaç gün kavramı benim 5-10 yıllık zaman dilimine denk geliyor. Okuduğum kitapları zaten dağıtırım. Beynime yük olan, kitaplığıma yük olsun istemem. Zaten bir kitabın temel görevi kendini yüzlerce kişiye okutturmasıdır. Bir kitap okurun da bu göreve katkısı olması gerekmektedir. Bu düsturdan hareketle okuduklarımı, ilgilenebileceğini düşündüğüm insanlara veririm. Ancak yarım kalmış bir kitabın acısı da başkadır.
  Kitap 662 sayfa. Fiyatı 12 lira (Üzerindeki Tübitak uyarısı. Densiz kitapçılar fazla para isteyebilir. Normalde bu tip olaylarda kasada çok pis olay çıkartırım. Haklı olmanın yüksel desibelli bağırtısını muhakkak yaparım ancak bugün yanımdakiler sayesinde kurtuldular.) Bulun, alın ve okuyun, pişman olmazsınız.

4 Ocak 2011 Salı

Toplantı bulantıları

Canım Türkiye'm de ne de çok toplantı seviyoruz. Toplanıyoruz ama bir sonuca ulaşamıyoruz. Apartman da toplantı yapılır, apartman sakini adı altındaki manyakların hiç de sakin olmadıkları ortaya çıkar. Ota boka herşeye müdahale ederler, karar defterine yine yöneticinin istediği yazılır. "Madem yöneticinin istediği yazılacak niye toplanıyoruz, burada kaybettiğim zamanı başka değerli işlere harcardım" deyince bana manyak gözüyle bakıyorlar.
   Şirkette de böyle, milletin toplantı yapmaktan iş yapacak zamanı kalmıyor. Burada  kimse manyaklık yapamıyor, herkes bir sakin bir sakin. Bu sakinlik her karara "evet olabilir, bunun üstünde duralım, planlarımıza dahil edelim" biçiminde sürüp gidiyor. Herkes efendi gibi kahvesini, çayını, sodasını tüketiyor, toplantı bitiyor. Yarım yamalak notlar alınıyor ve hiç icraat yapılmadan bitirilmiş bir toplantının rehavetiyle, herkes mutlu mesut koltuğuna kavuşuyor.Geçen girdiğim toplantıdaki notları gösterip" her toplantıda bunları konuşuyoruz bir icraat yok" dediğimde bana aynı gözle bakıyorlar.4 aydır gündeme alıp acil yapılması gereken işlerimiz var. Bu toplantı sonunda yapmayı kararlaştırdık. Bir dahaki toplantıyı bekliyorum.
   Biraz önce  tv kanallarınındaki hızlı zaplamamı yaparken AKP grup toplantısında sayın ve sevgili ve en bitane başbakanımızı gördüm.(Böyle yazınca savcılar dava açmıyormuş). Elinde harita ile son yıllarda yaptığı duble yolları(ne demekse) gösterecek. İlk harita "benden önce yol hiç yokken" haritası, sonraki harita "Baaak ben ne kadar becerikliyim bissürü yol yaptım" haritası .İlk haritayı açtı gösterdi, toplantı salonunda alkış kıyamet,(bu millet gösterilen herşeye ne kadar bayılıyor) Bizim ki sinirlendi "Bunu niye alkışlıyorsunuz?" diyerek tepki gösterdi. Bilmen lazım, orada olanlara ne göstersen alkışlayacaklar, işleri bu. Biri çıkıp da yanlış birşey söyler korkusuyla adamı döve döve tuvalete kilitlerler.
   Taktiğimiz genel olarak " O yalan bu yalan gel biraz da burada oyalan"