12 Temmuz 2011 Salı

Kitap kokusu

Kitap okuyanların birçoğu benim gibi, eski kitap kokusuna bayılıyor. Koyu sarımtırak sayfaların içine burnumu uzatıp kokladığım zaman mest oluyorum. Yeni kitapların içinde taze mürekkep kokusu alırsınız ama eski kitapların içine değişik bir koku siner. Cumartesi günü kendimi aylak ilan ettim. Uzun zamandır yapmadığım sahaf turuna çıkayım dedim.
Benim sahaf turum Kadıköy'de balık pazarının üstünden başlar, eski bitpazarının oradan sahile doğru yokuştan aşağı sallanır ve sahafların sokaklarını dolaşırım. Buradan aldığım kitaplar, plaklar ağır gelirse, o çevredeki yurtiçi kargoya uğrar adresime koliyi gönderirim. Eskiden onca eşyayı akşama kadar sırt çantama doldurur taşırdım, ne salaklık! Şimdi yük biraz ağırlaştı mı en yakın kargodan adresime gönderiyorum, ellerim bomboş ve özgür bir şekilde yola devam ediyorum.
Kadıköy'de işim bitince gemiyle Eminönü'ne geçiş yaparak Mısır çarşısına giderim. Oradan Tahtakale, Mahmutpaşa, Kapalıçarşı civarını gezerek Beyazıt Sahafların oraya çıkarım. Eskiden Çınaraltı çok şenlikli bir yerdi, şimdi hiç tadı yok. Oradan da Laleli, Sultanahmed, Gülhane parkı, Sarayburnu, Eminönü güzergahını izleyerek geri dönerim.
Cumartesi Gebze- Haydarpaşa banliyösüne binerek yolculuğa başladım. 2 haftadır diz kapağımdaki bir problemden dolayı aksıyorum. Bu uzun güzergahı yürüyerek gitmeye gözüm kesmedi rotayı değiştirdim. Karaköy'e geçiş yaptım, iyi de oldu , Philips 970 pikabımın iğnesi kırılmıştı,pikap iğnemi aldım. Selanik pasajında sabah elektronik var, pikabınız varsa plak iğnelerini orada bulabilirsiniz. Bulamazsanız bile Galip bey yardımcı olur getirtir.(0212 2520610) Tünel'den kısa metro ile istiklal'e çıkıp tramvay'a bindim, Galatasaray lisesinin önünde indim. Böylece yürüme olayını en aza indirdim.
Bir kaç kitapçı gezip Ergun Hiçyılmaz'ın Avrupa pasajındaki dükkanına gittim ancak taşınmış.Çetinkaya mağazası karşısında Tokatlıyan han 23 numarada buldum kendilerini. Biraz kitap, dergi, plak aldım. Uzun uzun, çok hoş sohbetler ettik Ergun abiyle. Yeni dükkâna taşındığı için daha henüz yerini bilen fazla kimse yok. Bu yüzden sohbetimiz pek bölünmedi. Ancak İstanbul'da oturanlar bu yeri öğrenirlerse iyi olur. Piyasada bulamayacağınız bir sürü şeyi inanılmaz ucuz fiyatlara burada bulabilirsiniz benden söylemesi.
Bu arada Beyoğlu'nun renkleri hiç eksilmiyor. Kızılderili bir grup, müzik gösterisi yaparak cdlerini satıyordu. Biraz ilerisinde zencilerden oluşan bir caz grubu da aynı yöntemi uyguluyordu ancak Kızılderili'lerin renkli başlıkları daha çok ilgi çektiği için cazcıların etrafında çok az insan vardı. Türkiye'de cazın kaderi bu herhalde.
Günü keyifli ve güzel bitirdim. General Trikupis'in "Hatıralarım", Azra Erhat'ın "Mitoloji Sözlüğü", Reşad Ekrem Koçu'nun "Eski İstanbul'da Meyhaneler ve Meyhane Köçekleri", Kemal Yılmaz'ın "Savulun Amerikalı Geliyor", Ergun Hiçyılmaz'ın "İpsiz Recep", Oğuz Atay'ın "Korkuyu Beklerken", Halil Nebiler'in "Ben Devletim Fişlerim", Orhan Hançerlioğlu'nun "Felsefe Sözlüğü", Selim İleri'nin " Hayal ve Istırap" adlı kitapları okunmak üzere sıraya kondular. Çek filarmoni orkestrasının doldurduğu Lp'de şu anda pikabımda dönmekte.
Kendime daha çok aylak gün ayarlamam lâzım:=)

2 yorum:

coffeé dedi ki...

seninle gezmiş gibi oldum yahu :):)

Adsız dedi ki...

keşke her aylak sizin gibi olsa, dünya daha bi güzel olurdu. tatilde bolca okunacak kitap var şimdi :)