1 Mayıs 2014 Perşembe

1 MAYIS

İnatçılara inat, tüm emekçilerin bayramı kutlu olsun.

Bana göre en güzel yorumlardan biri:  Cem Karaca-1Mayıs






Ankara 1922 yılında ilk 1 Mayısını yaşamıştır ve bu 1 Mayıs kutlamalarında İmalat-ı Harbiye işçileri de katılmıştır. Türkiye Sendikacılık Ansiklopedisi’ndeki şu ifadeler dikkat çekicidir (1996: 180):
“…İmalat-ı Harbiye ve demiryolu işçileri o gün çalışmayarak eş ve çocuklarının da katıldığı bir toplantı düzenlediler. Buraya 3 milletvekili ve SSCB elçiliği temsilcileri de katıldı. İşçiler adına yapılan konuşmada emperyalizme karşı çarpışan hükümetin desteklendiği bildirildi. O akşam düzenlenen tiyatro oyununun geliri de işçi yardımlaşma sandığına yatırıldı…”
Cumhuriyet’in kuruluş yılında Ankara’daki 1 Mayıs’ta yine İmalat-ı Harbiye işçilerinin adı en başta, hatta tek işçi topluluğu olarak geçmektedir. Cumhuriyet’in ilanından sonra ilk 1 Mayıs, hükümetçe yapılan yasaklamaya karşın 1924’te Ankara’da kutlandı (S.T.M.A, 1989: 1896):

“...Ankara’da ise İmalat-ı Harbiye işçileri Cebeci’de Boşnak Mahallesi’nde bir toplantı düzenleyerek 1 Mayıs’ı kutladılar. İşçi çocukları Hastalık Sandığı yararına rozet dağıtıp, bağış topladılar. İşçiler marşlar söylediler ve Vilayet ve TBMM önüne kadar yürüyüp konuşmalar yaptıktan sonra dağıldılar...”
Eski TKP Genel Sekreter’i İsmail Bilen 1973’de yaptığı bir konuşmada 1924 Ankara 1 Mayıs’ını konu edinmiştir. Kendisine göre büyük bir yürüyüş gerçekleşmiş ve bunda TKP Ankara İl Komitesi’nin etkisi olmuştur. Bu etki de “Kurtuluş savaşı günlerinden beri Ankara’daki «İmalat-ı Harbiye» ordu donatım fabrikası”nda etkili olunması sayesinde gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında 1925’de kapatılan Amele Teali Cemiyeti içerisinde de ciddi sayıda İmalat-ı Harbiyeli olduğu bilinmektedir.(Konuşan Fotoğraflar'dan alınmıştır.)

15 Mart 2014 Cumartesi

BİRAZ UZAK DUR AZRAİL

Ne çok ölüm sığdı bir anda şu 3 aya. Babalar oğullarını, büyükler küçüklerini gömmemeli.
Ama sırayı takip eden yok. Çok sıkıldım artık.

Bugün de senin haberin geldi. Işıklar içinde uyu benim güzel arkadaşım.



7 Mart 2014 Cuma

Dalın bir tanesi erken kırıldı.

Kısacık ömrün, işte bir soluk gibi geldi geçti.
Açelyan gibi hoyrat bir iklimdeydin, yeşertmedi.
Bütün ömrün gün görmeden öyle, gelip geçti bir solukta
Sabahleyin alaca karanlık, uyan artık doğan güne karşı
Okşayınca yüzünü usulca, gençlik resmin düşmüştü aklıma
O sabah birden, ölümü görmüştüm yüzünde

Denizin dibinde karanlıklar gibisin,ışığın içimde saklıdır bilmezsin
Hayat artık sensiz akıp gidiyor, senden habersiz sessiz


1 Ocak 2014 Çarşamba

24 Kasım 2013 Pazar

ESKİ KİTAPLAR

    Cumartesi en sevdiğim işlerden biri olan sahafları dolaşmak için Kadıköy'e gittim. Bizim buradan treni kaldırdıkları için, bırakın dolaşmayı iş icabı bile her zaman gidebilmek mümkün değil. Hazır söz açılmışken, yenisini yapacağız diye 2 senedir treni kaldıran  ve hâlâ doğru dürüst bir çalışma içine girmemiş tüm yetkilileri saygıyla selamlıyorum (onlar hisseder) Ve inşallah yine hepsini acil olarak rahmetle anmayı diliyorum.

     Tren olmayınca E-5 üzerinden gitmek zorundasınız. Artık günün hangi saati giderseniz gidin yol hep sıkışık, kapalı. Normalde 20 dakikalık mesafe 1,5-2 saatlere çıkıyor. Gelirken aldığım kitaplara dalıyorum da yol çabuk geçiyor. Yine bir sürü kitap aldım. Kış için gerekli yedeklemeleri yapıyorum. Yeni çıkan kitaplarla pek ilgilenmem. Eski kitapları daha çok severim. Bulduklarımın arasında aşağıda fotolarını yayınlayacaklarım ise tam antika. 1939 Tan matbasının bastığı kitaplar epey değişikler. Fotolarda büyük çıktıklarına bakmayın, ebatları cep kitabı biçiminde. Bir ara bunların tamamını pdf yaparak e-kitap haline çevirmeyi planlıyorum. Kitapları 1 liraya aldım. Aldığım sahaflar Nadir Kitap'ta satış yapıyorlar.Nadir Kitap iyidir hoştur ama bu kitabı 11 liraya sattı. Bir de kargo bedeli eklenince fahiş fiyata geliyor. Yani arada sahaf dolaşmak lâzım. Aldığım diğer kitapları da sonra yayınlarım.

Eller yukarı'da, kovboylar kralı Tom'un aradığı çiftliğin isminin de Turan I oluşu çevirenin hoşluğu sanırım:=))














     

19 Kasım 2013 Salı

İŞYERİ GÜZELLERİ

   Envanter denen lanet şey, sonunda bitti. Neredeyse 1 aydır hazırlık yaptık. 7 milyon küsur kalem malzemeyi 4 saatte sayıp beyan ettik. Muhasebenin işini kolaylaştırıyoruz, biz işin angaryasındayız.

    Uzun zaman sonra işyeri bahçesine inip bizim çocuklarla oynadım.Bu ara onları ihmal etmiştim ancak hiç küsmüyorlar. Merak eden arkadaşlarım vardı devamlı bahsediyordum bari fotolarıyla tanıtayım kendilerini hazır boş zaman bulmuşken.

Bu Cindy; işyerinin ilk köpeği, kiraladığımız binanın eski kiracısından kalma, yani işyerinin en kıdemlisi, dolayısıyla diğerlerini sevdiğimde acaip kıskanıyor ve küsüyor. Beni yalnız yakalarsa kendini sevdirir yoksa yanaşmaz.Çok gururlu, başına buyruk. Gece olunca bekçilerin dayanağı. Gece çıt duysa ilk fırlayan o oluyormuş.
 

Bu Nina ;
İşyerine şoförlerden biri getirdi, kaza geçirmişti. İyileşti, 3-4 ay sonrasında sahibi bizi buldu. O sahibini buldu sevindi, sevindik. 3 gün sonra geri getirdi. "3 gündür durmadan ağlıyor , ne yapacağımı şaşırdım" dedi. Sahibinin bağladığı yer 5 metrekare yer, işyerinin bahçesi 2000 metrekare, üstelik bağlanma yok. Her gelen seviyor, yemekten inen bir parça yiyecek muhakkak veriyor, bir sürü arkadaşı var, ben onun yerinde olsam ben de ağlardım.Tekrar aldık arkadaşlarının yanına, kendisi biraz obur ve numaracı. Arkadaşlarıyla koşarken dört ayak yere basar, kendini sevdirmeye gelirken ezilen ayağını topallayarak gelir. Gündüz akşama kadar oynar gece horul horul uyur. Bekçilikle alâkası yok.





Bu Vardiya amiri;
Aşağıdaki fabrikaların birinin köpeğiymiş. Nina ile oyun oynamaya gelirdi ancak saat 18.00 de, karşı kaldırımda bekler servisler gittikten sonra bahçeye girermiş. Gece sabaha kadar bizim fabrikada kalır sabah servisler gelmeden yerine gidermiş. Bu yüzden, işçiler, ona vardiya amiri ismini taktılar. Geçen sene caddede bir kamyonun altında kalmış, belinde hasar vardı, kortizon ile biraz düzelttik, şimdi durumu iyi, yalnız yürürken arka tarafı, virajda savrulan tır dorsesi gibi oynuyor:=))Kazadan sonra nekahat devresini bizim bahçede geçirdiği için aşağıdaki fabrikadan istifa etti, bizim daimi kadroya geçti:=)) Fotoğraf makinasını görünce kafasını başka yere çeviriyor, bir düzgün poz vermez.. Çok munis, ağırbaşlı bir erkek.Kafasını okşarken elimi bırakırsam patisiyle bileğimden çekerek kafasına çekmeye çalışıyor.




Bu Çiko;
Daha önce hikayesini blogda yazmıştım. Arka ayaklarındaki platinler kaynadı. Artık beni görünce arka ayaklarının üzerine kalkıp kucağıma atlıyabiliyor.Ön ayaklarını belime dolayıp kafasını göbeğime dayayarak bana bir sarılması var neredeyse ağlayacağım. Yaşlandıkça duygusala bağlıyoruz, artık Türk filmlerinde ağlama zamanımız gelmiş. Şimdi o da bütün tasmalarından kurtuldu, çeteye katıldı. Sokak köpeği olmasına rağmen inanılmaz bir koruma güdüsü var. Gece fabrikanın etrafında tur atmaktan yorulmuyor diyor bekçiler.




Bu Cazgır;

1 aylıkken sokakta başıboş buldum.Çok oyuncu çok iri bir köpek olacakken 8'inci ayında ansızın aramızdan ayrıldı. Bütün aşıları yapılmıştı, hastalanması için bile sebep yoktu. Bizi çok üzdü. Tek tesellim 8 ay mutlu yaşadı, Nina'yı annesi sandı onunla oynadı, mutluydu.



Bu Mümtaz;

Yan fabrikanın bekçisinin kadrolu kedisi iken, fabrika iflas etti, kapandı. İşçiler, bekçi ve Mümtaz işssiz  kaldı, herkes evine gitti, Kedi bana iltica etti. Daha ilk günden ofisimde mesaiye başladı.(Bkz. 1. foto) İşçiler erkek sanmışlar ismini Mümtaz koymuşlar. Mümtaz 3 yavru birden yapınca ismi Mümtaziye olarak değişecekti ancak ağız alışkanlığı eski ismine aynen devam.3 yavruyu büyüttü baktık arkasına 4 tane daha ekledi. yavrular çoğalınca Mümtaz'ı kısırlaştırdık. Büyüyen yavrulardan 2 sini kedi sever bir arkadaşımıza verdik diğerini ben evin arka bahçesine getirdim. Evde Bızdık (bkz. avatar resmim) biraz şikayetlendi , arka bahçesinde bir kedi olmasından ama fazla bir araya getirmiyoruz.Diğer 4 yavru şimdilik bizde, bizden iyi bakacak olana verebiliriz. Bir gün bir aracın altında kalacaklar diye ödüm kopuyor. Biraz büyüyüp kendilerini kurtarsalar rahatlayacağım.





Bahçede bir havuzumuz ve onun içindeki balıklarımız var. Öğlen ekmek artıklarını yiyen güvercinlerimiz var. Darıca hayvanat bahçesine yakınız, oraya gelmişken bize de uğrayın, çayımızı kahvemizi içer çocukları seversiniz:=))












7 Ekim 2013 Pazartesi

KAMYON ARKASI

Kamyon arkası yazılar yasaklandı bildiğim kadarıyla, bundan sonra kamyon arkası fotoya geçeceğiz sanırım. Aşağıda ki fotoyu işyerinin orada çektim. Diğer foto ise internetteydi. Değişik bir çalışma:=))